Oyun Terapisi
Oyun Terapisi
Bir çocuğa “oyun oynayalım mı?” diye sorduğunuzda cevabı “hayır” olmayacaktır çünkü çocuklar oyun oynamayı severler. Çocuklar oyun vakitlerinde sadece eğlenmeyi hedeflerken, aslında oynadıkları oyunlar onların sosyal ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunur. Çocuklar yetişkinler gibi duygularını sözel olarak değil, oyun yoluyla aktarırlar. Oyun sayesinde hem olumlu hem de olumsuz duygularını ifade edebilme fırsatı bulurlar. Bu nedenle, oyun çocukların iletişim kurabilmelerinin ve hayatı öğrenebilmelerinin bir yoludur. Ayrıca, çocukların rahatlamalarına yardımcı olur ve empati becerilerini geliştirir.
Bir çocuğa “oyun oynayalım mı?” diye sorduğunuzda cevabı “hayır” olmayacaktır çünkü çocuklar oyun oynamayı severler. Çocuklar oyun vakitlerinde sadece eğlenmeyi hedeflerken, aslında oynadıkları oyunlar onların sosyal ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunur. Çocuklar yetişkinler gibi duygularını sözel olarak değil, oyun yoluyla aktarırlar. Oyun sayesinde hem olumlu hem de olumsuz duygularını ifade edebilme fırsatı bulurlar. Bu nedenle, oyun çocukların iletişim kurabilmelerinin ve hayatı öğrenebilmelerinin bir yoludur. Ayrıca, çocukların rahatlamalarına yardımcı olur ve empati becerilerini geliştirir.
Bir çocuğa “oyun oynayalım mı?” diye sorduğunuzda cevabı “hayır” olmayacaktır çünkü çocuklar oyun oynamayı severler. Çocuklar oyun vakitlerinde sadece eğlenmeyi hedeflerken, aslında oynadıkları oyunlar onların sosyal ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunur. Çocuklar yetişkinler gibi duygularını sözel olarak değil, oyun yoluyla aktarırlar. Oyun sayesinde hem olumlu hem de olumsuz duygularını ifade edebilme fırsatı bulurlar. Bu nedenle, oyun çocukların iletişim kurabilmelerinin ve hayatı öğrenebilmelerinin bir yoludur. Ayrıca, çocukların rahatlamalarına yardımcı olur ve empati becerilerini geliştirir.
Çocuk merkezli oyun terapisi çocukların dayanıklılıklarına ve büyümeye, gelişmeye ve iyileşmeye dair doğuştan gelen bir kapasitelerinin olduğuna inanır. Bu yöntem 2.5 ile 12 yaş arasındaki depresyon, takıntılar, kaygı bozuklukları, cinsel ve fiziksel istismar, travma, boşanma, mükemmeliyetçi tutumlar, alt ıslatma, mastürbasyon, yemek, uyku gibi duygusal ve davranışsal problemler yaşayan çocukların iç dünyasını anlamak, duygusal problemleri ile başa çıkmasını sağlamak, yaşadığı sıkıntılara alternatifler ve çözümler üretmek hedefler. Çocuk merkezli oyun terapisi, çocuklar öz-kontrol becerisi geliştirir ve kendilerine saygı duymayı öğrenirler. Duygularının kabul edilebilir olduklarını farkederler. Karşılaştıkları problemlere yaratıcı bir şekilde yaklaşma fırsatı yaşarlar. Ayrıca, seçimler yapma ve yaptıkları seçimlerden sorumlu olma kapasitesi geliştirirler (Landreth, 2011). Terapist her seansta çocuğa, aynı süreklilikle kabul ve güven ortamı sağlar ve hâkimiyet çocuğa aittir. Sadece gerektiğinde sınır koyar. Ebeveyn çocuk ilişkisinde baskın olan ve kontrolü elinde tutan taraf yetişkindir.
Çocuk merkezli oyun terapisi ile çocuk insiyatif alabilmekte ve özgürce kendisini ortaya koyabilmektedir. Çocuk merkezli oyun terapisi, geçmiş yerine bugüne, sorun yerine çocuğa, düşünce yerine duyguya odaklı olduğu gibi çocuğu düzeltme yerine kabul etme odaklıdır. Oyun terapisinin tedavi edici tarafında en önemli etken “ilişkidir”. Bu nedenle, çocuğun terapistle kurduğu terapötik ilişki sürecin ilerlemesini sağlayan en önemli etkendir. Çocuğun iç dünyasını anlamaya çalışırken; gelişimi sabırla beklemek çok önemlidir. Çocuk merkezli oyun terapisinde aile ve öğretmenin desteği ve bilgilendirilmesi diğer önemli bir husustur.
Çocuk merkezli oyun terapisinin yanı sıra, ailelerin çocukları ile nasıl iletişime geçebilecekleri konusunda bilgi ve beceri kazanabilecekleri Filial Terapi metodu ise, 1960’lı yılların başından itibaren, 2.5 ile 12 yaşları arasında duygusal problemler yaşayan çocukları tedavi etmek amacıyla kullanılan grup terapisi formatında yapılan bir tekniktir. Bu teknikte aileler, oyun terapistleri tarafından Çocuk merkezli oyun terapisinin metodu hakkında eğitim alırlar ve süpervize edilirler. Filial Terapi pek çok farklı kültürde ve farklı ortamlardaki ailelerde ve çocuklarda olumlu değişiklikler yaratan değerli bir terapi metodudur. Ebeveynleri, çocuklarının terapi sürecine doğrudan dahil etmeyi hedefler. Bu yüzden de, öncelikle eğitimsel bir modeldir. Ebeveynler ve çocukları için evde 30 dakika süren yeni bir özel oyun zamanıdır. Ebeveynlere teröpatik bir şekilde nasıl çocukları ile oynayacaklarını öğretmeyi hedefler. Bununla birlikte, teröpatik oyun becerilerini ve evlerinde kullanabilecekleri ebeveynlik becerilerini öğretir. Ebeveynlere rehberlik eder ve onlara pratik beceriler öğretir. Aynı zamanda ebeveyn-çocuk bağlanma ilişkisini de gözlemleme fırsatı yaratır.
Filial Terapi, çocuklarla ebeveynlerin senkronize olamamalarından kaynaklanan problemlerin çözülmesinde yardımcı olur. Bu sayede, anne babaların çocukları ile olumlu ve destekleyici bir şekilde iletişime geçebilmelerini sağlar. Ebeveynlerin çocuklarına yönelik duyarlılıkları artar, çocuklarını yargılamadan önce onları anlamalarını sağlar. Çocukları ve çocuklarının potansiyelleri üzerine yeni bir farkındalık geliştirirler. Filial terapi, aile ilişkilerindeki problemleri keşfetmede ve çözmede doğrudan ve hızlı sonuçlar yaratan bir terapi metodudur.
Yapılan araştırmaların sonucunda, Filial terapi gruplarına katılan ebeveynlerin çocuklarına karşı daha kabullenici oldukları ve onlarla daha çok empati kurdukları bulunmuş. Ayrıca, bu süreçte çocukların daha az güçlük yaşadıkları ortaya konmuş (Sue & Landreth, 1995; Chau, Irıs, & Landreth, 1997; Costas & Landreth, 1999). Çok farklı kültürlerde filial terapinin etkileri araştırılmış ve farklı kültürlerden ailelerde olumlu değişiklikler yarattığı ortaya konmuş ( Ceballos, 2008; Chau & Landreth, 1997; Johnson, 2006; Yuen, Landreth, & Baggerly, 2002; Sheely-Moore & Bratton, 2010; Glover & Landreth, 2000). Örneğin, Alman annelerle yapılan 2 haftalık kısa süreli filial terapinin sonucunda, annelerin daha fazla kabullenici, daha empatik ve çocuklarına karşı daha olumlu yönde dikkatlerini kullandıkları bulunmuş. Ayrıca, çocuklarının daha az problem yaşadıklarını bildirmişlerdir (Grskovic & Goetze, 2008).
Haim G. Ginott’un da dediği gibi “Oyuncaklar çocuğun kelimeleridir. Oyunu ise, ne anlatmak istediğidir”. Winnicott ise oyunun, hem yetişkinlere hem de çocuklara yaratıcı olmakta özgür olma fırsatı sağladığına ve böylelikle kişiliklerini kullanabildiklerine dikkati çeker. Oyun terapisi, çocuğun oyuncakları kullanarak kendi hikayesini kelimelere dökerek anlatabilmesi ve duygularını ifade edebilmesi için etkili bir terapi çeşididir. Terapist çocuğa kabul edildiği hissini verir. Çatışmaları, sıkıntıları oyunu ve oyuncakları kullanarak ortaya koyar. Çocuğun oyununu gözlemleyerek ve onu anladığını hissettirerek çocuğun rahatlamasını sağlar. Oyuncaklar yardımıyla çocuk ile terapist arasında bir terapötik ilişki başlar. Oyun terapisi, çocuğun yaşadığı problemleri ve zorlukları önlemede ya da çözmede yardım sağladığı gibi, çocuğun gelişimine ve büyümesine de katkı sağlar